Teknoloji raporunda bu hafta iddiaya göre
emniyetin POLNET sisteminde veri sızıntısı gerçekleşiyor.
Apple dört gün telefonu
kullanmazsanız sistemi yeniden başlatıyor.
İlk uçan araba Avustralya'da satışa çıkıyor ve
OpenAI'in Orion modeli performans sınırına ulaşıyor.
Haftalık teknoloji gündemini değerlendirdiğimiz teknoloji raporunun
yeni bir bölümüne hoş geldiniz.
Az önce bahsettiklerim ve daha fazlasına
geçmeden önce bu bölümün sponsoru olan
Hosting Dünyam'dan bahsetmek istiyorum.
Hostingdünyam ucuz ve kaliteli VDS çözümleri sağlıyor.
Seçenekler arasında Intel ve
Ryzen işlemcili VDS'ler seçebiliyorsunuz.
Seçtiğiniz VDS'lere özelleştirme imkanı da sağlıyor.
Örneğin seçtiğiniz pakete özel ek RAM, disk, CPU
çekirdeği gibi şeyleri de satın alabiliyorsunuz.
Böylece sunucunuzu tamamen
istediğiniz hale getirebiliyorsunuz.
Kurulum aşamasındaysa Ubuntu, FreeBSD, Windows, Debian
dahil olmak üzere birçok işletim sistemini
tek tıkla seçip kurabiliyorsunuz.
Sunucular Tier 3 standartlarına
sahip veri merkezlerinde barındırılıyor.
Bu da demek oluyor ki sunucularınız
elektrik kesintilerine karşı yüksek korumaya sahip.
1 Gbit porta sahipsiniz ve
sunucularda trafik limitlemesi yok.
Dilerseniz de 10 aylık ücret
ödeyerek 12 ay kullanabiliyorsunuz.
İstanbul lokasyonunda çalışan kaliteli VDS'ler
satın almak istiyorsanız açıklamalar
kısmındaki bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Hosting Dünyam'a Teknoloji Raporu'nun bu bölümüne
sponsor oldukları için teşekkür ediyoruz.
Şimdi haberlere geçelim.
Hemen haftanın olayıyla gündeme başlayacak olursak.
Gazeteci İbrahim Haskoloğlu'nun iddiasına göre
hackerlar emniyetin kullandığı POLNET üzerinden
veri sızıntısı başlattı.
İlk tweetine baktığımızda hackerlar YKS, ALES, DGS ve
YÖKDİL sınavlarının 2019-2024 sonuç verilerini sızdırmış ve bunu
para karşılığı bir panel üzerinden satıyorlar.
İkinci tweetine göre ise emniyet teşkilatı tarafından
yürütülen POLINET dediğimiz polis bilgi sistemi verilerine
panel üzerinden yine kendisi erişebilmiş.
Yaptığı sorgulatmada ortaokulda aldığı ilk numaradan bugün
kullandığı numaraya kadar her şey çıkıyormuş.
Daha da fazla detay yok.
Anladığım kadarıyla yine bu veriler
panel sitemi üzerinden satılıyor.
İbrahim Haskoloğlu'nun bu bilgileri ve
ekran görüntülerini uydurmadığını varsayabiliriz.
Kendisi belli geçmişi olan bir gazeteci.
Ya açıkçası dostlar hani bu durum
hakkında söyleyecek bir şey kalmadı.
Bütün ülkenin verileri çoluk
çocuğun elinde oyuncak olmuş.
Parası olan bütün verilere erişebiliyor.
Bir de bu paradan kastımız da öyle büyük paralar değil.
Normal bir vatandaşın erişebileceği paralara bildiğiniz
burada POLNET'in verilerine erişebiliyormuşsunuz.
İşte en azından öyle, iddiaya göre öyle.
Ve olay sadece POLNET değil biliyorsunuz.
Geçmişte işte farklı sızıntılardan dolayı...
Kimlik bilgilerinin de çalındığını biliyoruz.
POLNET iddiasından önce de zaten herkes
kolay bir şekilde verilere erişebiliyordu.
POLNET verileri de bunun üstüne krema oldu.
Hatta bir de üstüne, az önce de bahsettiğim
gibi, YKS gibi birçok sınav sonuçları 2019-2024.
Bunlar da sızdırılmış.
Sizin kaç puan aldığınızı 2019'da 2024
arasında sınava girdiyseniz Yine belli bir
miktar para ödeyebilen herkes erişebiliyor.
İşin üzücü yanı ise gazetecinin bu açıklamaları ardından
hiçbir yetkiliden ses seda yok, yalanlama yok, özür
dileriz yok, soruna bakıyoruz yok, çıt yok.
Artık hakikaten yeter birileri sorumluluk alsın ve
şu veri sızıntılarını düzeltsin demek istiyorum ama
Belli ki kimsenin umurunda değil çünkü herhangi
bir açıklama bile yok dediğim gibi.
Bu dakikadan sonra artık daha
fazla dolandırıcılık olayı bekleyin.
Vatandaşların bu verileri kendi çıkarlarına
kullanarak şantaj yapması veya kişiyi
daha rahat takip edebilmesini bekleyin.
Özel hayat mahremiyetinizin
tehlikede olmasını bekleyin.
Emniyet teşkilatının güvenlik operasyonlarının
tehlikeye atılmasını bekleyin.
Gelecekteki sınavların güvenliğinin
ihlal edilmesini bekleyin.
Siber suçluların daha fazla cirit
attığı bir ortamı bekleyin.
Çoluk çocuğun arama yaparak
evinize polis göndermesini bekleyin.
Zaten bütün bu söylediğim şeyler ya yaşanıyor,
yaşanmıyorsa da bu gidişatla yaşanacak gibi gözüküyor.
Kimse bu veri sızıntılarının ne gibi sorunlara
yol açtığını ve açabileceğini takmıyor belli ki.
Açıyor da zaten, bir sürü sorun yaşanıyor
sürekli ama kimsenin umurunda değil demek ki.
Hiç kimse çıkıp konuşmuyor, açıklama yapmıyor.
Benim de daha fazla diyecek bir şeyim yok.
Bu konuyu da kendi adıma konuşmaktan bunaldım.
Sürekli bir veri sızıntısı, bir
şeyler karşımıza çıkıp duruyor.
Hakikaten kendi adıma bu olaylara
teknoloji raporuna yer vermekten bunaldım.
Şimdi yapay zeka kategorimizdeki haberlere geçiyoruz.
The Information tarafından yapılan araştırmaya göre OpenAI
şu an üzerinde çalıştığı yeni Orion yapay
zeka modelinde performans kısıtlamaları yaşıyor.
OpenAI'nin ortak kurucularından birisi olan Ilya Sustkever
artık yapay zeka modelinin ön eğitimde platoya
ulaştığını ve daha ileri gitmediğini söylemiş.
Kendisi şu an OpenAI'de değil bildiğim kadarıyla
ama yine de artık ön eğitimde bir
platoya varıldığını ve geliştiremediklerini söylemiş.
Bu da demek oluyor ki yapay zeka
mühendislerinin tahmin ettiği şey şu an gerçekleşiyor.
Artık yapay zekanın şu anki eğitim
metodolojisiyle büyük sıçramalar görmemiz düşük ihtimal.
Eğitim sürecinde başka bir şeylerin değişmesi
gerekecek ki farklı sıçramalar görebilelim.
Google yapay zeka sayesinde bir aramanın dolandırıcı
olup olmadığını tespit edecek ve sizi uyaracak.
Aramayı cevapladığınızda konuşmayı dinleyip belli
bir dolandırıcı deseni yakalarsa telefonunuzda
kırmızı bildirim çıkartacak.
Bence bu yaşlılar ve teknolojiden pek
anlamayan insanlar için güzel olur.
Gerçi herkes dolandırıcılığa düşebilir.
Hani ben düşmem demeyeyim ya da hiç
beklemediğiniz bir zamanda beklemediğiniz bir şekilde düşebilirsiniz.
Ama bence özellikle o kitle için daha
iyi olur çünkü onlar düşmeye daha müsaitler.
Bu aramalar online olarak dinlenmeyecek, telefonunuzda
offline olarak gerçekleştirecek ve işlenecek.
Ama özellikle bir telemetri ayarı olacak.
Bu ayarı açarsanız bazı telefon verileri,
konuşma verileri Google ile paylaşılabilecekmiş.
Böyle bir özellik gelirse
telefonunuza dilerseniz kapatabilirsiniz.
Şimdi güvenlik kategorimizdeki haberlere geçelim.
Bu haftanın ilginç haberlerinden birisi Apple,
iOS cihazınızın kilidini uzun bir süre
açmazsanız güvenlik amacıyla telefonu yeniden başlatıyor.
Bu söylenti ilk olarak ABD
polisleri tarafından ortaya atıldı.
Departmanlar arası birbirlerini uyarıyorlarmış.
iOS cihazlarının içerisindeki verileri almaya
çalışırken belli bir noktadan sonra
telefon kendini yeniden başlatıyor diye.
Şimdi bu ne olacak yani
telefon yeniden başlasın diyebilirsiniz.
Bunun neden önemli olduğunu anlamak için telefonunuzun
BFU ve AFU durumunu anlamanız lazım.
BFU dediğimiz yani Before First Unlock, cihazınız
yeniden başlatılıp ilk açıldığında size şifrenizi soruyor.
Ve dikkat edin burada
biyometrik verilerle giriş yapamıyorsunuz.
Henüz cihazınız yeni başladığında şifreyi
girmezseniz, cihazınızdaki bütün dosyalar şifreli
bir biçimde kalıyor.
A'dan Z bütün dosyalarınız tamamen
şifrelenmiş bir durumda kalıyor.
Buna Before First Unlock state diyor.
Ama yeniden başlatmadan sonra şifreyi
girdiğinizde cihazınız AFU yani After
First Unlock dediğimiz duruma geliyor.
Artık cihazınızdaki bütün dosyalar ve
verilerin şifresi açılmış konuma geliyor.
Bundan sonra cihazınızı tek koruyacak şey ekran kilidi.
Yalnız şöyle bir problem var.
Cihazınız AFU durumundayken bazı özel
araçlar sayesinde ekran kilidi patlatılabilir.
Yahut ekran kilidi patlatılmadan yine özel
araçlarla cihazınızın içerisindeki veriler hortumlanabilir.
İşte polis de ya da bu
işten anlayan kişiler de bunları yapabiliyor.
Bu duruma Apple'da burada bir güvenlik önlemi getirmiş.
Eğer ki cihaz 4 gün boyunca
açılmadıysa otomatik kendini yeniden başlatıyor.
Böylece cihaz BFU durumuna geçiyor ve
içerisindeki veriler tamamen şifreli konumda oluyor.
Artık bu noktadan sonra o
verilerin hortumlanması oldukça güç olacaktır.
Belki neredeyse imkansız olacak çünkü en
azından şifreyi bilmediğiniz sürece bütün telefondaki
veriler tamamen şifreli konumda olacak.
Bu durum ilk başta polis
tarafından çıkartılan bir söylentiydi.
Az önce de bahsettiğim gibi.
Ancak artık doğrulandı.
Apple 18.1 sürümü ile birlikte böyle
bir güvenlik özelliği gerçekten getirmiş.
Telefonunuz 4 gün boyunca inaktif
kalıyorsa otomatik kendisini yeniden başlatıyor.
Android tarafında böyle bir şey
var mı diye soracak olabilirsiniz.
Android'de, Graphene OS'de bu zaten yıllardır vardı.
Hatta Calyx OS'de de vardı.
Graphene OS ve Calyx OS'de
bu sayece kendiniz kişiselleşirebiliyordunuz.
Hala var, yani bu custom ROM'ları kullanıyorsanız.
Ama maalesef çoğunluk kullanamıyor çünkü Graphene
OS sadece Pixel cihazlarında çalışıyor.
Calyx OS'de daha, biraz daha fazla
ama yine çoğu cihazda çalışmıyor.
Umarım Stock Android'e de bu özellik gelir diyelim.
Belki çoğunuzun OPSEC'i için gerekli olmayabilir ama
yine de güzel bir güvenlik önlemi.
Google, Android 15 ile piyasaya sürülen
tüm yeni mobil yongasetlerinin Android Sanallaştırma
Framework'ünü desteklemesini zorunlu kıldı.
Android Autority'nin raporuna göre bu zorunluluk
Qualcomm, MediaTek ve Samsung'un Exynos bölümü
gibi büyük çip üreticilerine etkiliyor.
Android Sanallaştırma Framework'ü ilk olarak Android 13
ile tanıtıldı ve ne işe yarıyor diye
soracak olursanız, kod derleme, DRM yazılımları gibi
bazı güvenlik açısından hassas işlemler için izole
ortamlar oluşturmasını sağlıyor ve teknik olarak tam
işletim sitemi sanallaştırmasına da olanak sağlıyor.
Yani artık Android 15'ten itibaren
AVF'nin her Yonga sitetinde olması
belli başlı güvenlik artıları sağlayacak.
Ama aynı zamanda az önce bahsettiğim gibi daha zor.
DRM'i de başımıza bela edebilir,
kırılması daha zor olabilir DRM.
Ama DRM dışında yine güvenlik
açısından güzel bir gelişme.
Microsoft Kasım 2024 güvenlik güncellemesini yayınladı.
4-0 gün, 26 yetki yükseltme, 52 uzaktan kod çalıştırma
açığı dahil olmak üzere toplam 89 açık kapatıldı.
Güncellemeleri henüz yapmadıysanız
yapmanızı tavsiye ederim.
Şimdi oyun kategorimizdeki haberlere geçelim.
Bu hafta bir haberimiz var.
Valve Linux oyuncularının kullandığı Proton eksperimental
sürümüne Nvidia Optical Flow ve DLSS3
Frame Generation özelliklerini getirdi.
Artık Nvidia sahibi Linux
kullanıcıları oyunlarında DLSS3'ü açabilecek.
Şimdi az önceki kategorilere uymayan,
bahsetmeye değer haberlere geçelim.
VMware Fusion ve Workstation ürünlerini
herkese ücretsiz yaptığını duyurdu.
Bu ürünler bilgisayarınıza sanallaştırma
yapmanıza olanak sağlıyor.
Ticari, eğitimsel ve kişisel kullanımlarda dahil
olmak üzere artık herkese ücretsiz oldu.
Kendi adımım VMware'i
kullanmıyorum, Virt Manager'ı kullanıyorum.
Ama yine VMware'i sevenler ve
kullananlar için güzel bir gelişme.
Mesajlaşma yazılımı Signal'a grup sohbeti açmadan sadece
bağlantıyla grup görüşmesi yapma özelliği geldi.
Bağlantıya sahip olan herkes
tek tıkla görüşmeye katılabiliyor.
Grup açmakla uğraşmamak adına güzel bir gelişme olmuş.
Bence Signal son zamanlarda oldukça sağlam
bir hale geldi ama Türkiye'de insanları
kullanmaya ikna etmek oldukça zor.
Kişiler listeme baktığında 5-6
kişiden fazlası kullanmıyor maalesef.
Avustralya'da uçan arabalar satılmaya başlandı.
Evet, şaka değil.
Gerçekten Çinli Xpeng adlı bir firma bir
uçan araba geliştirmiş ve Avustralya'da satışa başlamışlar.
Fiyatı ise 200 bin dolardan başlıyor.
Tamamen elektrikli olan bu araç yaklaşık
360 kilogram, 75 kilometre menzili var.
Bu da yaklaşık 30 dakika uçuş süresi sunuyormuş.
En azından böyle bir iddiası var.
Saatte 130 kilometre azami hiza çıkabiliyor ve
kapalı iki kişilik bir kokpite sahip.
İşler ters gittiğinde de kullanılmak üzere
balistik sınıfı bir paraşüt eklemişler.
Tabii henüz Avustralya'da resmi
olarak bu arabaları uçuramıyorsunuz.
Devletten resmi onay almanız lazım.
Devlet bunun hakkında bir düzenleme,
yasal bir şeyler çıkarmamış.
Bunun üretilmesi gerekiyor ilk başta.
Resmi onaylarının olması gerekiyor.
Aynı zamanda bununla uçabilmek için normal araba
ehliyeti değil, uçuş ehliyetinizin olması gerekecek.
Tabii çok ham gözüküyor teknoloji, 30 dakika az
gibi gözüküyor aynı zamanda ama yine de bu
teknolojinin gerçekten başarılabildiğini görmek güzel ve heyecan verici.
Önceden hep bilim kurgu
filmlerinde olur diye düşünüyorduk.
Gerçekten olmuş böyle bir şey var yani.
Şu an satın alabilirsiniz isterseniz.
Fransa'nın gizlilik odaklı arama motoru Quant
ve Berlin merkezli arama motoru Ecosia
kendi Avrupa arama indekslerini geliştirmek için
ortak bir girişimle güçlerini birleştiriyor.
Quant'ı hiç kullanmadım zaten Türkiye'de kullanıma kapalı
ama Ecosia bildiğim kadarıyla Google'ın altyapısını kullanıyor
ve reklam gelirleriyle ağaç dikiyor.
Birleşmelerine sevindim umarım Google'a rakip olabilecek
güzel bir araba indeksi çıkartırlar.
YouTube küçük bir kullanıcı havuzunda
ilginç bir özellik test ediyor.
Yatay videoları kaydırarak geçme.
Shorts kısmında nasıl videoları kaydırarak geçebiliyorsak yatay
videolarda da bunu yapmayı test ediyorlarmış.
Peki neden böyle bir şey yapıyorlar?
Daha fazla izlenmeye ya da kullanıcının platformda daha
fazla kalmasını sağlamak istiyorlar ya da böyle bir
umutları var demek ki bunu test ediyorlar.
Başarılı olur mu bilmiyorum. Siz ne dersiniz?
Yatay videoları da dikey videolar
gibi kaydırarak geçmek ister miydiniz?
Bana sorarsanız olmamalı derdim ama şimdi
YouTube'da ben işin içerisindeyim, derinlemesine girmiş
birisi olarak belki bu fikrim önyargılı
olabilir ve doğru olmayabilir.
YouTube'daki en önemli noktalardan birisi
kapak fotoğrafı ve başlık.
Bu yatay kaydırıma gelirse bunu
bypass etmiş olacaksınız bir açıdan.
Bir şeyi uzun süre yapınca ister
istemez belli başlı önyargılar oluşuyor.
Ben bu işin tutacağını düşünmüyorum
ama siz ne düşünürsünüz?
yatay videoları kaydırarak geçmek ister miydiniz?
Yazarsınız yorumlara.
Microsoft, Windows 11'deki mail, takvim
ve kişiler uygulamalarını öldürüyor.
Aralık 31'den sonra bu yazılımları
güncelleme gelmeyecek ve yeni Outlook
uygulamasına geçmezseniz mail gönderip alamayacaksınız.
İşin sıkıntılı yanıysa, yeni Outlook uygulamasında
reklamlar var ve reklam görmek istemiyorsanız
farklı e-posta işlemcisi kullanmanız gerekecek.
Öncekinde reklam yoktu ama artık
bundan e-posta atıp alamayacaksınız.
Microsoft Windows 10 beta
güncelleme kanalını tekrar kapattı.
Bu seneye kadar zaten 3 yıldır kapalıydı ama
5 ay önce beta güncelleme kanalını tekrar açmışlardı.
Şu an herhangi bir açıklama yapmadan tekrar kapattılar.
Biliyorsunuz Windows 10 %60 ile pazar
payını korumaya hala devam ediyor.
Seneye Windows 10'un desteğinin bitecek olmasına
rağmen insanlar Windows 10'dan 11'e geçmek
istemiyor ve Microsoft'un bu durumu nasıl
halledeceğini ben merakla bekliyorum ve izliyorum.
Gidişata bakılırsa güvenlik güncellemelerini planladıklarından
daha da fazla uzatmaları gerekecek.
Bu arada Windows 10'un pazar payından bahsetmişken
sizce neden insanlar Windows 11 kullanmıyor?
Windows 11 daha iyi, daha hızlı ve çok
daha güzel bir işletim sistemi değil mi?
Windows 11'in tercih edilmeme nedenini
merak ediyorsanız daha önceden çektiğim
videoyu izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.